In addition to finding pilgrimage sites at centers which had developed over centuries, another site of pilgrimage can be found: pre-planned and large-scale church buildings, detached from a longstanding religious context. A previously neglected pilgrimage church in Ephesus from the early 5th century documents this phenomenon in an outstanding way. The ruins of the formerly imposing building are situated outside the city center on the top of a hill, overlooking the sea and harbor canal. Its unique construction required intense effort: a three-aisled basilica was erected on the hill, with a two-storied gallery as its substructure. Underneath the basilica was a huge crypt, carved completely into the rock. These spaces were each connected by large staircases for the pilgrims to reach the crypt, as its sacral as well as constructional center.
The question arises, why was this building erected? Why was this exact place chosen if there had been no cult continuity before? How did the pilgrims affect the economic as well as the sacral structure of the region? And, how did this more remote location interact with the main attractions of the city?
Using the interdisciplinary methods of historical building research and archaeology, and making use of the historical context, it is possible to answer these questions. It is solely the extraordinary architecture of the building which points to its interpretation as a pilgrimage church. By developing this specific landmark, it was possible to combine the economic benefits of the building’s location with religious ideas. This pilgrimage church was part of a network of churches within Ephesus soliciting for pilgrims. One of its functions was to highlight the whole pilgrimage experience with famous St. John`s as its major destination. The site was ideal to land ships, welcome pilgrims, and organize the pilgrims’ stay in Ephesus. After erecting the building complex for mainly strategic reasons, the landmark could then have been redefined retrospectively as a mythological-religious space. Within this framework, this church represented the status of Christian Ephesus, being the first building which would have been able to be seen from the sea. Shedding light on the questions above will help to explain the sacred topography of Byzantine Ephesus and of Christian pilgrimage in Asia Minor.
Merkezlerde yer alan ve yüzyıllar içinde gelişmiş hac alanlarına ek olarak, başka bir hac alanı türüne de rastlanabiliyor. Eskiye dayanan bir dini bağlamdan koparak ayrılmış, önceden planlanmış geniş ölçekli kilise binaları. Efes’te beşinci yüzyıl başlarına ait, daha önce ihmal edilmiş bir hac kilisesi bu olguyu sıradışı bir şekilde belgeliyor. Eskiden çok görkemli olan binanın kalıntıları şehrin dışında, denize ve limana giden kanala hakim bir tepenin başında yer alıyor. Benzersiz yapısı büyük çabalarla gerçekleştirilmiş: Altyapı olarak inşa edilmiş iki katlı galerinin üzerinde yükselen üç nefli bazilika tepenin üstünde yapılmıştır. Bazilikanın altında tamamıyla kayaya oyulmuş çok büyük bir kripta (mezar odası) bulunmaktadır. Bu öğelerin hepsi, hacıların binanın hem kutsal hem de yapısal merkezi olan kriptaya erişebilmesi için geniş merdivenlerle birbirlerine bağlıdır.
Bu binanın hangi nedenlerle inşa edildiği sorusu akla geliyor. Daha önceden bir kült devamlılığı yoksa neden tam olarak bu yer seçilmişti? Hacılar bölgenin gerek ekonomik gerekse kutsal yapısını nasıl etkilemişti? Ve daha uzaktaki bu mekânın şehrin ana cazibe noktalarıyla etkileşimi nasıl işliyordu?
Tarihsel bağlamın yanı sıra hem tarihi bina araştırmasının hem de arkeolojinin çokdisiplinli yöntemleriyle bu soruları yanıtlamak mümkün. Yalnızca binanın olağandışı mimarisi bile, yapının bir hac kilisesi olarak yorumlanabileceğine işaret ediyor. Bu özel noktayı seçerek ekonomik faydaları dini fikirlerle birleştirmek mümkün olmuştu. Bu hac kilisesi hacıları çekmek için Efes’teki kilise ağının bir parçası haline gelmişti. Bir işlevi de esas varış noktası ünlü Aziz Yuhanna (St. John) olan hac deneyimini bir bütün olarak vurgulamaktı. Bu alan gemileri yanaştırmak, hacıları hac kilisesinde karşılamak ve bu buluşmayı Efes’teki konaklamalarını düzenlemek üzere kullanmak için idealdi. Yapı kompleksinin esas olarak stratejik sebeplerle inşasının ardından, anıt geriye dönük olarak mitolojik-dini bir mekân olarak tanımlanabilirdi. Kiliseler ağı içinde bu kilise, kente denizden yaklaşırken görülen ilk bina olarak, Hıristiyan Efes’in statüsünü temsil etmeliydi. Yukarıda sorduğumuz soruların cevaplarını aydınlatmak Bizans Efes’ini ve Küçük Asya’daki Hıristiyan hacın kutsal topografyasını anlamamıza yardımcı olacaktır.